Hatalarıyla Affetme

Hatalarıyla Affetme

Günahlar Allah’ın, Hatalar kulların affındadır

 

Kişinin, kendisine karşı yapılan hata ve kusurları bağışlamasına, affetmek denir.

“Zulmedeni affetmek merhametin, kendisine iyilik etmeyene hediye vermek ihsanın, kötülük edene ihsanda bulunmak da, insanlığın en yüksek derecesidir” 

 

Zihnimizi gecen haftaya geri saralım.. yada birkaç ay öncesine

 

Hatalarımızın karşılığında etrafımızdakilerin koyduğu tavırları düşünelim önce.

Hatanız, yanlışınız ortaya çıktığında nasıl karşıladılar?

Kızdılar belki, güvenleri sarsıldı, yada hissetirmeselerde size karşı akıllarında soru işaretleri oluştu.

Veya yaptığınız hatayı görmezden gelip, yılların verdiği vefa ile affedildiniz.

İçinize ferahlık geldi, aynı hataya düşmemeye gayret gösteriyorsunuz.

İsteyerek yada istemeyerek yapacağınız diğer hataların aynı şekilde hoş karşılanacağının vermiş olduğu güven içindesiniz.

 

Zihninizin geçmişinde biraz daha gezinelim

Geçen günlerde arkadaşınızdan beklemediğiniz hatasını gördünüz.

Hayret, şaşkınlığa düştünüz, o an elinize geçse belki bir kaşık suda boğacaktınız.

Ona dair hiç bir şeyi hatırlamak istemediniz, “yüzünü görmektense, şeytan görürüm” dediniz

Gittiğiniz gezide yada bulunduğunuz ortamda, Birlikte çekindiğiniz resimleri yırtıp attınız.

İlk karşılaşmanızda hakaret ettiniz bağırdınız,

Arkadaşınızın açıklamasına dahi müsaade etmediniz.

 

N oldu peki ?

Bu davranışla nereye vardınız?

Arkadaşınız yaptığı hata silindimi?

Size karşı işlenen suç, hiç yaşanmamışmı oldu?

 

Yıllardır iyi kötü günlerinizde hep yanınızda olan arkadaşınızın bu hatası, onunla hiç tanışmamanızı mümkünmü kıldı?

Hatırlayın, hastanede yattığınız günlerde, çok sevdiğiniz aperatiflerden poşet poşet alıp dolabınıza yerleştirmişti.

 

Bir defasında yine hastalanmıştınız, evinizde yorgan döşek yatıyordunuz, arkadaşınız herzamanki gibi yine yanınızdaydı, birlikte keyifli dakikalar geçirmiştiniz.

Hatırladınızmı ?

 

Bazı zaman oldu, çok dertlendiniz, ailenize açılamıyor, sığınacak liman arıyordunuz.

Kafanızı toparlamak için, can havliyle bu dostunuzu arayıp saatlerce sohbet ettiniz ve kuş gibi hafiflemiştiniz.

 

Tüm bunları görmezden geldiniz, bir hatasından dolayı kalem çektiniz.

Bu davranışla hatalar telafi edilmedi, bilakis aynı hataya düşmesine zemin hazırladınız.

Hataya düşene, hatasını anlaması için terk etmekle bu hata düzelmez.

Yol göstermek gerekir, hatanın çözüm yolları birlikte aranır.

Dostum dediğiniz kişiye dostluk böyle günlerde gösterilir.

Bir söz vardır, “dostun tokadını gül diye koklarız”

Ve şimdi bu sözün tecelli etme vaktindesiniz.

 

Yediğiniz tokadın karşılığını aynı şekilde göstermek, sadece acı ve keder verir.

Tokadın karşılığında, bizlere yakışan davranış ve bu hatadan en az zarar görmemiz, boks maçında ki boksörün alacağı darbeyi yumuşatmak, geri çekilmek ve savunmaya geçmeden kapanmakla olur.

 

 Yastığı bir ömür birlikte yıpratacağınız eşiniz içinde aynı durum geçerlidir.

 

Sabah uyandığınızda, eşinizin kusurunu gördünüz ve gün boyu size karşı yapılan bu hatanın ızdırabıyla akşama kavuştunuz.

Bu eşiniz;

Hastalığınızda başucunuzda olmuştur,

Yokluğunuzda evininizin emanetçisidir.

Yuvası ve sizin için özgürlüğünü feda etmiştir.

Siz açken oda açtır, sevinciniz bir, kederiniz ortaktır.

Bıkmadan usanmadan, bütün yükünüzü sırtlamıştır

Bunca ortak özelliğiniz olmasını göz ardı edip, küçük hatalara kusurlara takılmamız ne kadar doğru davranış olur?

Bu kırgınlığın devamı, siz ve eşiniz için her zaman sıkıntı değimlidir?

 

Eşinizin ve dostunuzun, bir aylık ömrü kaldığını doktorlardan öğrendiniz.

Bütün hataları kırgınlıkları bir kalemde silip, İlk fırsatta boynuna sarılmazmısınız.

Ölüp gidecek ve bir daha görmeyeceksiniz, geriye ondan hatıra birkaç resim, ve geçilen tatlı günler kalacak.

Bütün olmuşlara rağmen, Küslük, kırgınlık, üzüntü, hata bunların tümü bir anda yok oldu.

Sebebiyse karşınızdakinin bir aylık ömrünün kalmış olmasıydı.

 

Bu dostunuza eşinize yarına kavuşamayacağınız ne malum?

Aradaki kırgınlık dargınlıkların silinmesi ve affetmeniz için, karşınızdakinin ölüm tarihini bilmenizmi gerekiyor?

 

Bütün kırgınlıkların bertaraf edilip, nefsin en büyük beslemesi olan gurur ve kin, kalplerden söküp atması gerekir.

 

Affetmek, büyüklüğün alametidir ve Allah’ın (cc) sıfatlarındandır. Herhangi bir kimsenin, hakkını almaya gücü yettiği halde affetmesi iyidir.

Çünkü hakkını almaya gücü varken affetmek, nefse daha güç gelir.

Hadis-i şerifte; (Musa aleyhisselam: Ya Rabbi! Kullarının en kıymetlisi kimdir? deyince, gücü yettiği zaman affedendir, buyuruldu) buyurulmuştur.

 

İsa aleyhi selam ;

“Diş kıranın dişi kırılır. Burnu, kulağı kesenin, burnu kulağı kesilir demiştim. Şimdi ise, kötülük yapana karşı, kötülük yapmayınız. Sağ yanağınıza vurana sol yanağınızı çeviriniz diyorum”

 

Ahnef bin Kays hazretleri;

“Bir kimse bana düşmanlık etse, ona üç halden biriyle karşılık veririm. Bu kimse benden yaşlı ise ona saygı duyar, karşılık vermem. Benden küçük ise onun için kötü muamele yapmaya tenezzül etmem. Akranım ise ona af ve iyilikle muamele ederim.”

 

Efendiler Efendisi;

“Üç şey kendisinde bulunan kimse, Cennete dilediği kapıdan girecektir: Kul hakkını ödeyen, her namazdan sonra onbir defa ihlas suresini okuyan, katilini affederek ölen”

 

 “Affedilmek istenen affetsin. Merhamet görmek isteyen merhamet etsin, İyilik görmek isteyen İyilikte bulunsun”

 

Selam ve dua ile..

 

Aykut KAYA
Bir Yeni Nesil Dergisi